Parlamenterler Arası Kudüs Platformu ile Ümmetin Temsilcileri Vakfından Filistin için dayanışma çağrısı

Parlamenterler Arası Kudüs Platformu ile Ümmetin Temsilcileri Vakfından Filistin için dayanışma çağrısı

Parlamentolar Arası Kudüs Platformu ve Ümmetin Temsilcileri Vakfı , İsrail polisinin Doğu Kudüs'te Filistinlilere yönelik saldırıları ile Mescid-i Aksa baskınını kınayarak, Filistin için İslam dünyasına ortak eylem planı çağrısında bulundu.

Parlamenterler Arası Kudüs Platformu’nun (LP4Q) düzenlediği konferansta yaptığı konuşmada, LP4Q’nun Genel Başkanı Şeyh Hamid bin Abdullah Al-Ahmar, Mübarek El Aksa Camii ve işgal altındaki Filistin topraklarında İsrail uygulamalarına ve saldırılarına karşı, bölgesel ve uluslararası hareketlilik konusunda işbirliği yapmak için kuruluşların başkanlarına katılım çağrısında bulundu.

Al-Ahmar, Kudüs ve Gazze Şeridi'ndeki işgal saldırılarının uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu belirterek, “Mescid-i Aksa'ya yapılan bariz saldırıları en güçlü ifadelerle kınıyoruz. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası toplum acilen bu saldırıları durdurmak ve somut önlemler almak için harekete geçmelidir.” ifadelerini kullandı.

Al Ahmar, Kudüs ve Filistin meselesini parlamentolara taşıyarak, basın toplantıları ve hükümet toplantıları düzenleyerek desteğin yoğunlaştırılması ihtiyacına vurgu yaptı. Ayrıca, "Bunun sadece Filistinlileri ilgilendiren bir mesele olduğunu düşünmenin yanlış olduğunu, daha çok tüm insanlığı ilgilendirdiğini" belirtti.

Al-Ahmar, LP4Q'nun parlamentolar aracılığıyla dünya halklarını temsil eden tüm sesleri seferber etme çabasından kaçınmadığını, bu haklı amacın değerlere, ahlaka ve adalete dayalı bir dünya için gerçek standart olduğuna inandığını açıkladı.

 

Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı, Parlamentolar Arası Kudüs Platformu ve Ümmetin Temsilcileri Vakfı (ÜTEV) Başkanı ve Parlamentolar Arası Kudüs Platformu Türkiye Başkanı Dr. Nureddin Nebati, İsrail'in Filistinlilere ve Mescid-i Aksa saldırılarına ilişkin, platform ve vakıf adına yaptığı açıklamada, işgalci terör devleti İsrail'in şiddetle kanla ve zulümle dolu tarihinde alçakça bir sayfa daha açtığını, ramazan ayında, Kadir Gecesi'nin arifesinde Mescid-i Aksa'da namaz kılan olan masum sivillere plastik mermilerle ses bombalarıyla ve göz yaşartıcı gazlarla saldırdığını anımsattı.

Filistinlileri içine alan ateş dolu çemberin giderek daraldığına bütün dünyanın şahit olduğunu dile getiren Nebati, şöyle konuştu:

"Kardeşlerimizin aldığı nefese bile düşman olanlar zalimlikte hiçbir sınır tanımamaktadır. Filistinli kardeşlerimiz orada ellerinde taşlarla sopalarla kendilerine tutulmuş namlulara karşı bir onur mücadelesi veriyor. Nesillerdir yaşadıkları evlerinden sürüklenerek çıkarılıyorlar. İşgalci siyonistler, evlerinden çıkmak istemeyen Filistinli Müslümanları araçlarıyla tek tek hedef alıp eziyor. Devlet eliyle yapılan gerçek bir teröre maruz kalıyorlar, mermilerle özellikle başları gözleri hedef alınıyor. Her yerde ağızları köpürerek Aksa'ya baskın çağrıları yaparak şiddeti daha da körüklüyorlar."

İsrail'in saldırıları neticesinde, aralarında durumu ağır olan yüzlerce yaralının olduğunu, Gazze'ye düzenlenen hava saldırısında 9'u çocuk 25 şehit verildiğini aktaran Nebati, İsrail'in alçakça saldırıları yüzünden masal dinleyecek yaştaki çocukların kurşun ve bomba sesi altında öldüklerini kaydetti.

Nureddin Nebati, "Kudüs'ün Selahaddinleri, Ömerleri; işgalcilerin necis ayakları ilk kıblemizi kirletmesin, mabedimizin göğsüne namahrem eli değmesin diye canlarını ortaya koyarak, büyük fedakarlıklarla mücadele ediyor, şehadete yürüyor. Bebek katillerinin kanlı kurşunlarına karşı tekbir sesleriyle bedenlerini siper ediyorlar. Çünkü onlar biliyorlar ki komutanı Hz. Muhammed olan bir ümmet asla boyun eğmez, eğmedi, eğmeyecek." ifadelerini kullandı.

"Mescid-i Aksa'yı zincirlerinden kurtarmak için yapmamız gereken tek şey birleşmektir"

Haçlı saldırılarında Aksa'da namaz kılmayı yasaklayan zalimleri, "muzaffer komutan" Selahaddin eliyle ıslah edenlerin, bugün de bunu yapacak kuvvete ve kaynaklara fazlasıyla sahip olduğunu vurgulayan Nebati, şu değerlendirmede bulundu:

"Rabb'imiz tarafından bizlere zaferi vaat edilen Kudüs davasını, Ümmet-i Muhammed'e emanet edilen Mescid-i Aksa'yı zincirlerinden kurtarmak için yapmamız gereken tek şey birleşmektir. Birleşerek Filistin'in kurtuluşu, Aksa'nın özgürlüğü için her şeyi yapmakla her platformu kullanmakla mükellefiz. Filistinli kardeşlerimiz mübarek meclisimize silahların gölgesinde girerken, Kudüs işgal altındayken; 1,7 milyar ferdiyle İslam dünyası evinde rahat uyumayı kendine zül saymalıdır. Ebrehe ordusu Kabe'mize saldırdığında Rabb'imiz onu koruyacak bir ümmet olmadığı için ebabil kuşlarını göndermişti. Şimdi bizler 1,7 milyarlık ümmetimizle evimizi bile korumaktan aciz olmayı kendimize yakıştırıyor muyuz?"

Nebati, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi hayatının en başından bugüne kadar Filistin'in özgürlüğü için mücadele ettiğini ve gerek yurt içinde gerekse uluslararası platformlarda kararlı, ilkeli, boyun eğmeyen bir duruş sergilediğini ifade etti.

Erdoğan'ın egemenleri karşısına aldığını, siyonizme karşı durduğunu ve zalimlerin zulmünü yüzlerine haykırdığını belirten Nebati, şöyle devam etti:

"Mazlumların sesi olmuş, Filistin halkına yapılan zulme karşı dünyayı ayağa kaldırmıştır. Pek çok insan, lider ve sözde demokrasi havarisi, İsrail’in zulümlerine hiç sesini çıkarmazken, o sesini yükseltmiş, bu uğurda nice bedel ödemeyi göze almıştır. İşte bu bağlamda 29 Ocak 2009, Filistin meselesinin yeniden dünya gündemine gelmesinde önemli bir tarihtir. Davos Zirvesi'nde o dönem Başbakanımız olan Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in işgali öven ve yalanlarla dolu konuşmasına karşı yaptığı çıkış, Türkiye'nin Filistin davasına ve mücadelesine verdiği desteğin güçlü simgelerinden biri olmuştur. Erdoğan İsrail'in insani ve vicdani olmayan işgalci tavrını dünya kamuoyunun gözleri önüne en gür sesle duyurmuştur. 'Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum.' Bu sözler Türkiye'nin Filistinli kardeşlerimizin acısına ortak olduğunun nişanesi olarak tarihe geçmiştir."

İslam dünyasına Filistin için "ortak eylem planı" çağrısı

Nureddin Nebati, İslam dünyası hükümetlerine ve yöneticilerine, "Bugün egemenlere boyun eğmekten, zalimlerin çıkarları için sözde demokrasi tacirliği yapanlara biat etmekten vazgeçin. Ümmete vurulan prangaları parçalamak için silkinin ve ayağa kalkın. Gün diriliş günüdür, gün birleşme günüdür. Gün basit kınamalarla ve palyatif çözümlerle olayları geçiştirmek yerine çözümler üretmenin, ortak eylem planları ortaya koymanın günüdür. Aksa yalnız ve çaresiz bizi bekliyor. Bu mücadelede ve hak yolunda yoldaşımız 1,7 milyar ferdiyle tüm İslam alemidir." diye seslendi.

Filistin halkının onurlu direnişi için, gözlerinin önünde süren bu vahşete, katliama "dur" demek için herkese ve her platforma ihtiyaçları olduğunu dile getiren Nebati, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Büyük küçük demeden her türlü dayanışma ve destek bizler için hayati önemde. Bu haklı davayı kazanmak ve zalimlerin katıksız zulmünü engellemek için bebeklerin, evlatların, annelerin, babaların, velhasıl Filistinli kardeşlerimizin yaşaması için bütün ebabil kuşlarına ve büyük küçük demeden onların taşıdığı bütün taşlara ihtiyacımız var. Çünkü şuna inanıyoruz ki büyük üstat Cemil Meriç'in dediği gibi 'Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur.' Filistin meselesinde tarafsızlık kisvesi altında sesini çıkarmayan kim varsa, insanlık onurundan, haysiyetinden yoksundur. Unutmayalım ki Filistin meselesi; varlığı ve tüm temel hakları yok sayılan işgal altındaki bir halkın, kendi kaderini tayin etme mücadelesinin onurlu tarihidir. Filistin; işgal, sömürgecilik, savaş, katliam ve yerinden edilme gibi insanlığın tanık olabileceği tüm acı hadiselerin yaşandığı bir yerin adıdır."

Nebati, Filistin halkının sonuna kadar yanında olduklarını; İsrail'in gerçekleştirdiği bu zulüm ve vahşet bitinceye dek tek vücut ve tek yürek olarak Filistinlilerin haklı davasını ve onurlu mücadelesini tüm dünyaya haykıracaklarını vurguladı.

Özgür Kudüs ve Aksa davasının rüzgara göre yön değiştirecek bir dava değil, her şart altında savunulması, her an zihinlerde ve kalplerde taşıması gereken bir dava olduğunu belirten Nebati, sözlerini, "Eğer bu gece sahurda Filistinli kardeşlerimizin, bayram elbisesi giyecekken kefen giyen yavrularımızın acısını hissetmediyseniz, onların yaşadığı büyük zulmü siz de yüreğinizde yaşamadıysanız, o zaman kulluğunuzu ve imanınızı sorgulama vakti gelmiş demektir. Çünkü Müslüman olmak demek tek bir Müslüman acı çekiyorsa, dünyanın öbür ucundan da olsa aynı acıyı yüreğimizde hissetmek demektir. Filistin, Filistinlilerin davası değildir, Filistin Müslümanların ümmetin ve tüm insanlığın davasıdır." diyerek tamamladı.

Basın açıklamasına, Parlamentolar Arası Kudüs Platformu Genel Başkanı Hamid El Ahmar, bazı AK Partili milletvekilleri ile Parlamentolar Arası Kudüs Platformu ve ÜTEV üyeleri ile temsilcileri katıldı.

Senin için seçildi

LP4Q İLE TÜRKİYE-FİLİSTİN PARLAMENTOLAR ARASI DOSTLUK GRUBU KUDÜS’E DESTEK VERECEK FAALİYETLER ÜZERİNDE ANLAŞTI

LP4Q İLE TÜRKİYE-FİLİSTİN PARLAMENTOLAR ARASI DOSTLUK GRUBU KUDÜS’E DESTEK VERECEK FAALİYETLER ÜZERİNDE ANLAŞTI

Parlamentolar Arası Kudüs Platformu’ndan (LP4Q) bir heyet, Türkiye-Filistin Dostluk Grubu Başkanı ve LP4Q Yürütme Kurulu Üyesi Hasan Turan ile ortak işbirliği olanaklarını görüşmek üzere bir araya geldi. LP4Q heyetinde, Genel Müdür Dr. Mohammed Makram Balawi ve Halkla İlişkiler Departmanı Başkanı Abdullah Al-Beltagy... Devamını oku